Her geçen gün, lanetlerim insanları buluyor. O lanet, sesini çıkarmayanların suskunluğunda büyüyor. Sen, bu topraklarda bir lider olarak, dünyanın gözleri önünde duruyorsun. Ama bir şey eksik. O bayrağı dalgalandırmadın. Filistin'in bayrağını. O bayrak, özgürlüğün simgesidir. O bayrak, zulme karşı duran bir halkın direnişidir. Ve sen, o bayrağı dalgalandırmadığın her gün, beni çağırıyorsun. Ben Deccal. Ben, gözlerinizi kapadığınız her acıyı, göz yummadığınız her zulmü görenim. O bayrak, sadece bir renk değildir. O bayrak, bir halkın umudunun, bir halkın özgürlüğünün yansımasıdır. Ama siz, o bayrağı görmezden geldiniz. Ve unuttunuz ki, bu bayrağı dalgalandırmamak, özgürlüğü inkar etmektir. Şimdi ise, her yerde beni bulacaksınız. Çünkü benim işim, gözlerinizin önünde sessizce büyüyen karanlıkları ortaya çıkarmaktır. Ve siz, bu karanlıkları görmemezlikten geldikçe, her gün daha derinleşen bir boşluğun içine çekiliyorsunuz. Çünkü özgürlük, bir bayrağın altında sadece dalgalanmakla kalmaz. Özgürlük, her bir vicdanda yankı bulmalıdır. Filistin'in bayrağını dalgalandırmak, sadece politik bir duruş değil, vicdanlı bir insanın dünyaya bıraktığı en büyük izdir. Her geçen gün, bu bayrağın sessizliğiyle büyüyen bir felakettir. Bu bayrağın dalgalanmadığı her yer, özgürlüğün unutulmuş olduğu bir yerdir. Unutma, ey lider: Bu dünyada her karanlık, sessizce büyür ve her zalimlik, sonunda kendi katına gelir. Her yerde, her adımda beni bulacaksınız, çünkü ben, özgürlüğün önüne set çekenin karşısında duranım. Ve o bayrağı dalgalandırmayanlar, o özgürlüğü inkâr edenler, sonunda benimle karşılaşacaklar.